palacio real'in gece aydınlatması çok başarılı
bit pazarından çıkıp ara sokaklarda yürürken bir evin balkonunda rastladığım ufaklık
madrid'in taksileri: beyaz üzerine kırmızı şerit
botanik parkının önündeki banklarda hep yaşlılar oturuyordu, sanırım emekli amcaların dinlenme mekanı burası
parque del retiro'nun önünde gelin ve damadın fotoğraf çekiminin bitmesini bekleyen gelin arabası
4.gün
Ryanair’ın sanırım ilk kez uçak kullanan pilotu sayesinde eğlenceli bir iniş yaşayarak Madrid (barajas) hava alanına öğleden sonra indik. Madrid hava alanında metroya bağlantısı bulunuyor, ilk işimiz hava alanındaki ‘tourist information’ noktasından Madrid metro haritasını almak oldu. Gran via caddesi üzerinde ve gran via metro durağının hemen girişinde bulunan otelimiz Hotel Galicia’ya ulaşmamız çok kolay oldu (hem konumunun çok iyi olması hem de uygun fiyatlarıyla Hotel Galicia’yı tasviye ederim, tabi kalacağınız otelde lüks olma şartı aramıyorsanız!)
otelimizin bulunduğu Gran Via caddesi
gece Gran Via
eşyalarımızı otele bıraktıktan sonra zaten yakınımızda bulunan Puerta del Sol gittik.
Sol (metro: sol, opera, callao)
Madrid’de insan yoğunluğunun ve hareketliliğin en fazla olduğu meydan. Meydana çıkan caddeler üzerinde kafe, restoran, mağazalar ve bu caddelerin vazgeçilmezi olan sokak performansları bulunuyor. Madrid’in meşhur sembollerinden ‘ayı ve çilek ağacı’ yine sol meydanında.
sol
sol'e çıkan caddelerden biri
madrid'in sembollerinden ayı ve çilek ağacı
Şehri tanımak için metro ile 1-2 duraklık kısa mesafeleri yürümeyi tercih ettiğimiz için ayı ve çilek ağacı yönünden Parque del retiro’ya doğru yürüdük
,
parque del retiro önü
Parque del retiro (metro: atocha)
Madrid’in merkezi ‘sol’e yakın, huzur dolu bir park. Park’ta sandalla gezilebilen bir gölet, değişik ağaçlarla süslenmiş bahçeler ve yürüyüş yolları mevcut.
parkın içindeki gölette sandal keyfi yapılabiliyor
köpükten kocaman balonlar yapan adamı çekerken kameramın önüne geçip rol çalan bu ufaklık içten gülüşüyle madrid'de en çok hoşuma giden fotoğraflardan birini çekmemi sağlamış oldu
parque del retiro'yu gezdiğimiz sırada 2 ayrı çift düğün fotoğraflarını burada çektiriyordu, benim kısmetime de kaçak bir poz çekmek düştü (dikkatle bakarsanız gelinin benim kamerama baktığını farkedebilirsiniz :)
Vicente calderon (metro: Piramides)
Piramides durağında indikten sonra yaklaşık 1km mesafedeki Atletico Madrid’in stadyumu. Bir tarafı otoban diğer tarafı da yerleşim yerleriyle iç içe, dolayısıyla maç günü haricinde etrafı çok sessiz ve sakin.
5.gün
Gezimizin 5. Günü ilk olarak Toledo’ya gittik, Toledo fotoğraflarını bir sonraki konuda paylaşacağım
attocha renfe istasyonu
toledoya gidiş ve dönüşümüz attocha renfe durağından oldu, bu özel durağın içerisi bir botanik bahçe gibi düzenlenmiş
bu istasyon sıradan bir istasyondan çok farklı
yine istasyonun içindeki bir havuzda kaplumbağalar ve yapraklar güzel bir kompozisyon oluşturuyordu
istasyonun çıkışında ilginç bir eser
Toledo’dan döndüğümüzde öğleden sonra olmuştu, ilk işimiz Santiago Barnabeu’ya gitmek oldu
Santiago barnabeu (metro: Santiago barnabeu) (girişi: 16 euro)
80.000 kişilik Real Madrid FC takımının muhteşem stadı dünyanın ‘top class’ statları arasında bulunuyor. Cumartesi öğleden sonra gittiğimizde girişte sıra yoktu hemen girebildik, tribünleri, müzeyi, soyunma odalarını, yedek kulübesini ve stadın içini gördük. (barcelona başlığında dediğim gibi ‘noucamp vs barnabeu’ karşılaştırmasını daha sonra yapacağım). Yalnız şunu söylemem gerek; noucamp’ın müzesini gezerken sıradan bir müze geziyormuş gibi hissettik fakat barnabeu müzesi ise bizi heyecanlandırmayı başardı.
santiago barnabeu metro durağı çıkışı
del bosque
1-1,5 saatlik barnabeu turundan sonra Palacio real’e geldiğimizde hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı
Palacio real (metro: opera)
2000 odalı ve gösterişli kraliyet sarayının önündeki meydan da turistlerin gezdiği kaykaycı ve bisikletçilerin her akşam toplandığı bir mekan.
sarayın arka taraftaki avlusu
palacio real'in önündeki meydanda her akşam kaykaycı ve akrobatik bisikletçiler toplanıyor
Palacio real’i gezdikten sonra o akşam ve ertesi sabah plaza mayor’daydık
Plaza mayor (metro: opera, sol)
Madrid’in yeme-içme merkezi diyebilirim, geçmişte şehrin önemli olaylarının yaşandığı plaza mayor’un bahçesi onlarca restoranın bir arada bulunduğu farklı bir yer. Madrid’de ne yenebilir, neler var, neler yok fikir edinme açısından bence Madrid’in ilk olarak görülmesi gereken yerlerden biridir. Ben her yemeğin özellikle de çorbanın sıcak (hatta kaynar) olanını sevsem de burada içtiğimiz soğuk servis edilen meşhur ‘Andalusian Gazpacho’ çok güzeldi (10 üzerinden 8), tavuk ve deniz mahsüllü paella eh işte dedirtti (10 üzerinden 6), bocadillo calamares’i hiç beğenmedik, barcelona’da yediklerimiz çok daha güzeldi (10 üzerinden 3). Yemekten sonra, barcelona başlığında bahsettiğim plaza mayor içinde de bulunan ispanya’nın meşhur dondurmacısı farggi’nin her çeşidi ayrı güzel olan dondurmalarından yemek gerekirdi, biz de öyle yaptık.
Andalusian gazpacho (çorba), paella ve bocadillo calamares
Rastro (metro: lavapies)
Her şeyin satıldığı Madrid’i ünlü sokak pazarı saat 10.00’dan itibaren çok kalabalık oluyor, ama özellikle hediyelik eşya olarak çok ilginç şeyler bulunabilen eğlenceli bir pazar.
rastro son derece kalabalık, burayı gezen turist sayısı çok fazla
burada her şeyi bulmak mümkün
Bir pazarından çıkınca del prado, reina sofia ve thyssen müzelerinin olduğu yere gittik fakat lisbon uçağımıza yetişeceğimiz için fazla zamanımız kalmamıştı, müzeler bölgesinden ayrılıp otele çantalarımızı almak için uğradık ve metroyla hava alanına gittik
del prado
Sıradaki konu: toledo
madrid resimleri fotoğrafları pictures photos travel gezi ispanya spain spanish ispanyol real madrid